Uzakdoğu’da destan yazdık
Milli takımlar düzeyinde Türk futbolunun zirve yaptığı tarih 2002’nin yaz mevsimidir. Japonya ve Güney Kore’nin ortaklaşa düzenleyeceği 2002 Dünya Kupası’nın elemeleri ise ay-yıldızlılar için tarihi başarının kapısını açmıştır.
Milli Takımımız, Avrupa elemelerinin 4. Grubu’nda İsveç, Slovakya, Makedonya, Moldova ve Azerbaycan’la mücadele etmiştir. 10 maçın sonunda alınan 6 galibiyet, 3 beraberlik ve 1 yenilgi, zirvedeki İsveç’i geçmeye yetmez. İstanbul’da İsveç’le oynanan maç 2-1 kaybedilince Kuzeyliler grup birincisi olarak Uzakdoğu’nun yolunu tutar. Dünya Kupası finalleri için önümüzde Avusturya ile oynayacağımız baraj turu engeli vardır…
Şenol Güneş yönetimindeki Milli Takımımız da ilk ciddi patlamasını işte bu baraj maçlarında yapar. Viyana’da oynanan ilk maçı 1-0 kazanarak Türkiye’ye avantajlı bir skorla dönen ay-yıldızlı ekibimiz, Ali Sami Yen Stadı’ndaki rövanşa bu rahatlıkla çıkar ve tarihi bir skorla galip gelerek tarihi bir sonuç alır. Bu skor Milli Takımımıza 5-0’lık galibiyetin yanı sıra tam 48 yıllık aradan sonra Dünya Kupası finallerine katılma hakkını da getirmiştir. Ama benzetme yerindeyse gösteri daha yeni başlamaktadır…
Japonya ve Güney’nin ev sahipliğinde gerçekleşen finallerde C Grubu’nda Brezilya, Kosta Rika ve Çin’le birlikte yer alan Milli Takımımızın ilk rakibi, turnuvanın sonunda kupayı kaldıracak olan yıldızlar topluluğu Brezilya’dır. Ulsan’da 3 Haziran’da oynanan müsabakada Milli Takımımız, sahadan 2-1’lik yenilgiyle ayrılır ama sergilenen cesur futbol başta Brezilya olmak üzere herkesi şaşkına çevirir.
9 Haziran’daki rakibimiz Kosta Rika’dır ve maç Incheon’da oynanmaktadır. Milli Takımımız, 1-1’lik sonuca razı olur. Artık her şey Çin’le oynanacak son maça kalmıştır. Üstelik averaj hesaplarının yapıldığı grupta Brezilya’nın da Kosta Rika’yı farklı bir skorla yenmesi gerekmektedir. 13 Haziran’da Seul’de Çin’i 3-0 yenen Milli Takımımız, Brezilya’nın da Kosta Rika’yı 5-2 mağlup etmesiyle averajla da olsa bir üst tura yükselmeyi başarır.
İkinci turdaki rakibimiz, evsahibi takımlardan Japonya’dır. Milli Takımımız, Japonya’yı 1-0 yenerek çeyrek finalin kapısını açar.
Yeni rakibimiz Senegal, favorilerden Fransa’yı yenmiş, Danimarka ile Uruguay’ın da bulunduğu gruptan ikinci sırada çıktıktan sonra İsveç’i elemiş sürpriz bir ekiptir. Milli Takımımız, Osaka’da son derece keyifli ve heyecanlı bir 90 dakikanın golsüz sona ermesinin ardından uzatmaya giden karşılaşmayı 1-0 kazanır. Türkiye artık yarı finaldedir ve rakibimiz grup maçında 2-1 yenildiğimiz Brezilya’dır. Sambacılar ile yolumuz yeniden kesişir…
Millilerimiz 26 Haziran’da Saitama’da yine başabaş bir futbol oynamasına rağmen Brezilya’nın golüne engel olamaz ve final şansını kaybeder. Yeni hedef dünya üçüncülüğüdür bundan böyle. Ve rakip de bir başka evsahibi Güney Kore’dir.
Japonya’dan Güney Kore’ye dönen Milli Takımımız, 29 Haziran’da Deagu’da bu kez Güney Kore’nin karşısına çıkar. Tribünler tamamen evsahibi takım taraftarlarıyla doludur doğal olarak. Dünya Kupası tarihi zevksiz ve keyifsiz üçüncülük maçlarıyla bilinir ama bu kez öyle olmayacaktır. Bir takımın evsahibi, diğerinin ise başarıya bu denli aç oluşu ortaya final gibi bir müsabaka çıkartır. Milli Takımımız inanılmaz bir çekişmeye sahne olan maçı 3-2 kazanır ve Dünya Üçüncüsü olur.
Türkiye Uzakdoğu’da sadece Dünya Üçüncülüğünü elde etmekle kalmaz. Deagu’da kendi evinde kaybetmenin üzüntüsüyle gözyaşlarına boğulan Güney Korelilerin ellerinden tutup tribünleri hep birlikte selamlayan ve kazandıkları zaferi paylaşma büyüklüğünü gösteren futbolcularımız, Fair-Play ödülünün de sahibi olur, tüm dünyanın taktirini kazanır.
FRANSA’DA YİNE VİTRİNE ÇIKTIK
Almanya’nın çekilmesiyle 2002 Konfederasyon Kupası’na katılma hakkı kazanan A Milli Takımımız, Dünya Kupası’ndaki başarısının tesadüf olmadığını kanıtladı, Fransa’da da üçüncülük kürsüsüne çıkmayı başardı.
2002 Dünya Kupası’nda elde edilen üçüncülük için “tesadüf” diyen çoktu. Ama bu başarının sağlaması Fransa’da düzenlenen Konfederasyon Kupası’nda yapıldı.
Bu organizasyona Dünya Şampiyonu ve finalisti ile kıta şampiyonu milli takımlar katıldı. Dünya Kupası finalisti Almanya’nın turnuvaya katılmayacağını açıklamasının ardından Dünya Üçüncüsü Türkiye’ye davetiye çıkartıldı. Milli Takımımız B Grubu’nda Dünya Şampiyonu Brezilya, Afrika Şampiyonu Kamerun ve CONCACAF Şampiyonu ABD ile eşleşti.
Şenol Güneş yönetimindeki ay-yıldızlılar ilk maçını 19 Haziran’da ABD ile oynadı. Geoffroy Guichard Stadı’ndaki maçı Okan Yılmaz ve Tuncay Şanlı’nın golleriyle 2-1 kazanan Türkiye turnuvaya iyi bir başlangıç yaptı. Ancak 21 Haziran günü Paris’teki Stade de France’da oynanan Kamerun karşılaşmasında 90’da penaltıdan yediğimiz gole engel olamadık ve sahadan 1-0 mağlup ayrıldık.
Gruptaki son maçımız son Dünya Şampiyonu Brezilya’ya karşıydı. İki ülkenin yolları bir kez daha kesişmişti. 23 Haziran’da Geoffroy Guichard Stadı’na çıkan Milli Takımımız müthiş bir çekişmeye sahne olan maçtan 2-2’lik skorla ayrılır yarı finale adını yazdırır.
Yarı finalde Milli Takımımızın karşısında 1998’in Dünya, 2000’in Avrupa Şampiyonu ev sahibi Fransa vardır. 2002 Dünya Kupası’nda hayal kırıklığına uğrayan Fransızlar, evsahibi oldukları turnuvada kendilerini affettirmek niyetindedir. Paris’teki Stade de France’da oynanan maça bu hırsla başlarlar. 11. dakikada Thierry Henry, 26. dakikada Robert Pires’in golleriyle 2-0 öne geçerler. Milli Takımımız, Gökdeniz Karadeniz’in 42. dakikada verdiği karşılıkla farkı bire indirse de 43. dakikada Sylvian Wiltord ilk yarının skorunu 3-1 olarak belirler. İkinci yarıda ise sahada bambaşka bir Türk Milli Takımı vardır. 48. dakika Tuncay’ın golü skoru 3-2’ye getirir ama sonrasında kurduğumuz baskı sonuç vermez. Milli Takımımız yine üçüncülük maçı oynayacaktır ve rakip, Kamerun’a 1-0 yenilen Kolombiya’dır.
28 Haziran’da artık “uğurlu stadımız” haline gelen Geoffroy Guichard’da Kolombiya ile karşılaştık. Son derece keyifli geçen maçı Milli Takımımız 2. dakikada Tuncay ve 86. dakikada da Okan Yılmaz’ın golleriyle 2-1 kazanarak Konfederasyon Kupası’nın da üçüncüsü olur.